Konya’nın otomotiv yan sanayisindeki üretim kabiliyetleriyle kendini kanıtladığını vurgulayan Meydan Group Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Meydan, yerli otomobilin Konya’da üretilmesini istediklerini, teklif gelirse kendilerinin de yerli otomobille ilgili bazı parçaları üretebileceklerini dile getirdi.
Otomotiv yan sanayisinin kümelendiği illerimizden birisi de Konya. Otomotiv yan sanayisinde Konya’nın önemli bir üretim merkezi konumuna geldiğini vurgulayan Meydan Group Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Meydan ile otomotiv yan sanayisinin sorunlarını ve Meydan Group’un hedeflerini konuştuk.
Meydan Group’u üretimden satışına, istihdamından ihracatına değerlendirecek olursak neler söylemek istersiniz…
Meydan Group 47 yıldır ithal ettiği ürünleri iç pazara satıyor. Şu anda 18 ülkeden ithalat yapıyoruz. Beş yıl önce Bursa’da bir kaporta fabrikasını satın aldık ve Konya’ya taşıdık. Bu fabrikada beş yıldır araçların kaput, çamurluk, tavan saçı, şase ve saç aksamları üretimini yapıyoruz. Üretimin yanı sıra şu anda Avrupa, Ortadoğu başta olmak üzere 12 ülkeye ihracatımız var. Ürünlerimiz Avrupa pazarlarında ve diğer pazarlarda tutuldu. Tabii, bunu yaparken Çin ürünleriyle rekabet edebiliyoruz. Çin ürünlerine göre bizim ürünlerimiz daha kaliteli. Bir değil üç basamak üstteyiz. Son teknoloji robotik sistemlerle sıfır hatalı üretim yapıyoruz. Bunun yanı sıra Çin’de bir şirket kurduk.
Bu şirket üretim amaçlı mı?
Çin’de bizim almış olduğumuz ürünleri toplayan ve dünyanın birçok ülkesine de oradan ihracat yapan bir şirketimiz var. Orada ortaklarımız var. Bunun haricinde Meydan Group olarak Türkiye’nin her yerinde olan bir firmayız. İstanbul, Ankara ve Adana’da bölge müdürlüklerimiz ve ofislerimiz var. Şu anda iç pazarda 3 bin 500 müşterimiz var.
Çalışma şekliniz direkt bayiler üzerinden mi?
Direkt bayiler üzerinden. Plasiyerlerimiz ve pazarlama elemanlarımız var. Herkes sorumlu olduğu bölgelerde her ay birkaç kez ziyaretler yapar.
Orijinal sanayi ile sizin ürettiğiniz ürünler arasındaki fark nedir?
Hiçbir farkı yok. Sadece bir marka farkı var. Ürettiğimiz saç aynı kalınlıkta, aynı boyda, aynı işçilik kalitesindedir.
Ama fiyat açısından ciddi fark var ikisinin arasında?
Dünyada aftermarket dediğimiz marketler var. Yan sanayi ürünler aftermarket olarak satılır. Ama orijinal ürünler de orijinal kutularında ve üzerlerinde amblemiyle satılır. Onlar o amblem değerinden dolayı yan sanayide 100 liraya satılan bir ürüne karşılık 600-700 lira gibi uçuk rakamlara satılıyor.
Peki, tüketici bu konuda ne kadar bilinçli?
Tüketici bu konuda çok bilinçli değil. Ayrıca yetkili servisler de bu işi doğru yönlendirmiyor. Bütün yetkili servislerin yıllık bir kapasiteleri ve bir hedefleri var. Bu hedeflere ulaşmak ve ellerindeki parçaları nakde çevirmek için önce orijinal parçayı tavsiye ediyorlar.
2007 yılında Türkiye’de Blok Muafiyet Yasası çıktı. Bu muafiyet yasasına göre yan sanayi ürünlerinin tüm servislerde kullanılabilmesi amaçlanıyordu. Bu, Avrupa ülkelerinin tamamında kullanılıyor. Tabii, kullanılması için de bazı belgelere ihtiyacı var. ISO/TS 16949 Belgesi ve OEM yedek parçalarıyla ilgili belgeleri Türkiye’de TSE ve birkaç Avrupa kuruluşu veriyor. Ama bir parçadan 7-8 milyon adet üretim yapmamız gerekiyor. Bu sistem Türkiye’de çok iyi çalışmadı. Ama ileriki yıllarda fiyatlar biraz geriye çevrilirse o belgeye sahip yedek parça ürünler bütün kasko sigortalarında da orijinal parça yerine kullanabilir.
Öte yandan sektörde 2015 yılında Türkiye Sigorta Birliği tarafından OSEM Sertifikasyon A.Ş. kuruldu. Hazine Müsteşarlığının gözetim ve denetimine tabi olan OSEM’in amacı; orijinale eşdeğer yedek parça belgelendirmesi yapmak. Parça takip sistemini oluşturup oto sigorta şirketlerinin kullanımına açmak ve şirketlerin oto hasar birimi tedarikinde kullanılan sertifikalı eşdeğer parçaların takibini sağlamak ve sigorta şirketlerine hizmet veren ya da vermek isteyen servisler için, hasar onarımlarındaki hizmet kalitesini ve müşteri memnuniyetini arttırmaya yönelik hazırlanan oto bakım ve onarım merkezi standardı kapsamında servisleri belgelendirmektir.
Tabii, OSEM yeni kuruldu; alt yapı çalışmaları daha bitmedi. Bu çalışmalar bittikten sonra Türkiye’de çok faydalı işler yapacağına inanıyorum.
Peki, yerli otomobil projesi sizi ne kadar ilgilendiriyor?
Yerli otomobil projesi Türkiye’nin yıllardan beri hayal ettiği projelerden bir tanesi. Ama maalesef şu anda biraz beklemeye alındı. Üretim yeri, bölgesi henüz belli olmadı. Yerli Otomobilin Konya’da üretilmesi için çok baskı yapıyoruz ve istiyoruz. Lojistik açıdan bazı engellerin olduğu söyleniyor. Bana göre hiçbir engel yok. Mersin ile Konya arasında tren hattı var. Çok fazla maliyet getireceğini tahmin etmiyoruz. Teklif gelirse yerli otomobille ilgili bazı parçaları üretiriz. Kaportaya ait bütün parçaları üretiriz. Konya, otomotiv yan sanayi konusunda Türkiye’nin Çin’i konumundadır. Tamamen kümeleşmiş vaziyettedir. Zamanla küçük ölçekli firmalar büyüdü ve kurumsal firmalara dönüştü. Kurumsal firma mantığıyla hareket eden bu firmalar ihracat yapıyor, OEM yedek parça üretiyor. Özetle Konya, bu konuda kendisini kanıtlamış şehirlerden bir tanesidir.
İhracat için yeni pazar arayışınız ne durumda?
İhracatta yeni pazarlar arıyoruz, fuarlara gidiyoruz ABD, Meksika pazarlarına gidiyoruz. İran, Rusya, Cezayir, Tunus, Fas, İtalya, Yunanistan, Fransa, Hırvatistan ihracat yaptığımız ülkeler arasında yer alıyor.
Bugün toplamda ne kadar bir istihdamınız söz konusu?
Meydan Group olarak, yaklaşık 200-220 kişiyle çalışıyoruz. Fabrikayı kurduktan sonra personel sayımızda artış oldu. Daha önce bu sayı 150-160 civarındaydı.
Siz, Türkiye’de var olan tüm araçlarla ilgili üretim yapıyor musunuz?
Tabii, hepsine ait yapabiliriz. Bizim yapmış olduğumuz iş kalıpla ilgili. Bugün herhangi bir marka aracın kaputunu yapmak istesek kalıbını yaptırırız ve üretiriz. Yani kalıp olmadan hiçbir şey olmaz. Şu anda önümüzü göremediğimiz için bazı firmalarla görüşmeler yaptık ama bir yol alamadık. Diğer taraftan bir savunma sanayi firmasının yeni model askeri araçları için yedek parça üretimi yapmak yönünde hazırlıklarımız var. Bu kapsamda o firmadan ilgili bir heyet fabrikamızı gezdi, gördü. Onlarla birtakım çalışmalarımız var. Olumlu sonuçlanırsa askeri araçlar için parça üreteceğiz.
Peki, bu noktada biraz Ar-Ge’nizi de konuşalım…
Ar-Ge ekibimiz tüm dünyada bu işi yapan firmaların tamamını inceler. Bu çalışmaların sonucuna göre, dünyada yan sanayisi üretilmemiş veya orijinali pahalı olan ürünleri biz Türkiye’de üretiyoruz ve yan sanayi olarak sunuyoruz. Size bir örnek vereyim; Volkswagen Crafter minibüslerin motor kaputu dünyada yan sanayi olarak üretilmedi. Orijinali 3 bin 500 lira. Orijinaliyle birebir aynı ürünü biz üretip 800 liraya satıyoruz ve yetkili servislere veriyoruz. Bu ürünü İspanya’ya, İtalya’ya, Almanya’ya ihraç ediyoruz.
Yetişmiş insan gücü konusunda ne tür sorunlar yaşıyorsunuz?
Üniversite-sanayi işbirliği aslında ülkenin gelişimi için çok önemli bir proje. Ama Türkiye’de maalesef hiçbir şehirde üniversite-sanayi işbirliği gerçek manada işlemedi, yürütülmedi. Ondan sonra teknoparkları kurdular. Ama maalesef orada da olmadı. Eğer üniversitede öğrenim gören bir genç lisede mesleki eğitim almazsa gün gelir ülkede sanatkar kalmaz. Endüstri liselerinin çoğalması ve modernize edilmesi lazım. Şu anda var olan endüstri meslek liseleri çok eski model araçlarla eğitim veriyor. Eski model araçlar tedavülden kalkalı belki 30 sene oldu. Artık öğrencileri son model araçlarla bilgilendirmek gerekiyor.
Konya’da üniversite-sanayi işbirliği ne durumda peki?
İstenilen seviyede değil. Konya Selçuk Üniversitesi Makine Bölümü’nde bundan önce torna, işlemeler vs. büyük tezgahlar aldılar. Amaç; öğrencileri tezgahın başına geçirip, hem piyasada istenilen bir ürünü üretmek hem de öğrenciye tezgahın kullanımını öğretmekti. Ama maalesef tezgahlar çürüdü. Biz onunla ilgili olarak görüştük. Üniversite-sanayi işbirliğiyle bu tezgahları çalıştıralım, öğrenciler yetişsin, içlerinde yetenekli olanlara iş garantisi verip işe alalım dedik ama sonuç alamadık. Eğer devlet üniversiteleri bu mantıkla çalışırsa bu ülke gelişmez. Genç, dinamik, vizyoner insanların o kurumların başına geçmesi lazım.
Biraz da ülkemizin ekonomik durumunu konuşalım. Size göre tablo nedir?
Ülkemizde yaşanan kriz Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu tarafa en ağır ve en çok hissedilen kriz. Uzun soluklu bir kriz dönemi yaşıyoruz. Tüm esnaf, tüccar, vatandaşlar yarın ne olacağını öngöremiyor. Ülkemizde siyasi istikrar sorunu var. Hükümet esnafın halini bilmiyor, görmüyor. Görse de bir şey yapmıyor. Cumhurbaşkanı’nın etrafındaki kişiler ülkenin güzel tarafını gösteriyorlar. Gerçekler Cumhurbaşkanı’na gösterilmiyor. Cumhurbaşkanı’mızın bu ablukadan çıkıp, sahaya inip tek tek esnafı, sanayiciyi, üreticiyi, satıcıyı dinlemesi lazım. Çözümü ondan sonra bulması lazım. Bunu Sanayi Bakanı’mız ile veya Ekonomi Bakanı’mızla yapabilir.
Şu anda üretime yönelik, sanayi üretimine yönelik devlet politikası yok. Devlet sanayiye, üretime yönelik ihraç edeceği ürünlerle ilgili destekler mi verecek? Kendisi şirketler mi kuracak? Buna karar vermeli. Şeker fabrikalarını vb. fabrikaları satmakla bu ülke bir yere varamaz. Yıllar önce kağıt fabrikalarının hepsi satıldı. Ülke şimdi kağıdı dışarıdan alıyor. Diğer taraftan banka faizleri çok yüksek. Türk ekonomisinin kaldıracağı boyutta değil. Önce faizlerin tek rakama inmesi gerekir. Tek rakama inmesi için devletin projeler üretmesi, kaynak üretmesi lazım.
Toparlayacak olursak, sizin eklemek istediğiniz son mesajınızı da almak isteriz…
Ülkemizde birçok kurum var; sanayi odaları, ticaret odaları ve buna benzer birçok oda var. Bu odalar gerçek manada işlerini yapmıyor. Hiçbir fikir üretmiyor, hiçbir fikri hayata geçirmiyorlar. Bunların artık işler hale gelmesi lazım. Çünkü ülke bir kaosun içerisinde.